18 Aralık 2015 Cuma

Hayatımın Dönüm Noktası

Bugün benim hayatımın dönüm noktası...Neden mi? Hadi bir çay al gel,anlatayım...
Bu hikayenin başlangıcı 16 Aralık gecesine dayanıyor aslında.O gece yarısı bir anda garip bir mide bulantısı ile uyandım,bütün gece kıvrandım ne olduğunu anlayamadım öylece sızmışım ardından.Ertesi gece yine aynı şey...
Dedim ki ya zehirlendim ya da apandistim patlıyor,o gece istifra ettim ve rahatlayıp uyudum.Sabah ola hayrola dedim.O gün bir arkadaşım geldi ve ona anlattım bana garip gözlerle baktı bu bulantı öle zehirlenme falan değil ben sana söyleyeyim dedi...Yook canım dedim...
Aslında evet bir bebek sahibi olma fikrimiz vardı buna artık hazırdık fakat o ay bu ay değildi,yani bence öyleydi.Tabi arkadaşımın söylediği içime kurdu düşürmüştü bir kere acaba mı dedim.Ertesi gün soluğu eczanede aldım.
"2 tane gebelik testi alabilir miyim?"
Koşar adım geldim eve.Tamam yapıcam ama o heyecan o karmaşa anlatılamaz.Bir yandan kalbim kanatlanıp uçacak bir yandan da hayal kırıklığından korkuyorum.Bir müddet testler bana ben testlere baktık durduk.Sonra cesaretimi toplayıp yaptım.
Ama o da ne bişey var ama silik gibi var gibi de yok gibi de...Hayda...
Başladım ağlamaya ama ne ağlamak,öyle filmlerdeki gibi kibar iki üç damla değil baya "Yaprak Dökümü'nün Nejla'sı gibi çığlık çığlığa bir ağlama:)
Hemen arkadaşımı aradım.Telefonda ben çığlık atıyorum o çığlık atıyor:) Çığlıklar arasında silik bu ne demek dedim o da bana diğer testi yap hemen dedi.
Bu sefer silik değil resmen iki çizgiydi.Ağlamalar,çığlıklar...
O gün mutluluktan öyle çok ağladım ki günün sonunda ağlamaktan yüzüm gözüm şişmişti.

Bunu tabiki de hemen eşime söylemeliydim.Evde bir çift bebek ayakkabısı vardı,onları bir kutuya koydum test ile birlikte ve eşimi aradım.Ses tonumu hiç bir şey olmamış gibi yapmaya çalışarak eşimi aradım ve eve gelmesi gerektiğini söyledim.10 dk sonra evdeydi.Ben o sırada kamerayı ayarlamıştım.Kapıyı açtım kutuyu tutuşturdum eline ne olduğunu anlayamadı tabi ama kutuyu açınca öyle şaşırmış olacak ki "İbrahim Tatlıses" edasıyla "ABBOOOVV" diye bağırıverdi :)
Ondan sonra tüm aile ve dostlarımıza aynı kutuyu hediye olarak verip çaktırmadan videoya çektik ve hayatımızın en keyifli videosunu çekmiş olduk...

Test yaptığım gün hemen ilk müsait olan doktora randevu aldık ve doktora gittik.Doktor baktı,bir şey yok.Ama test yaptım hemde 2 tane bakın burada diye çıkardım testleri.Çok küçük olduğu için henüz görünmüyor olabilir kanda bakalım dedi.Ben ki iğne fobisi olan kişi nerdeyse koşa koşa gittim kan aldırmaya.
2 saat sonra dediler...Geçmedi o iki saat 1 buçuk saat dayanabildim gittik hastaneye sonuç çıkacaktı dedik.Baaakaaalıııımm...Yaa hemşire bey kardeş ağır çekim yapma sabredemiyoruz işte...hıh..kağıt çıkıyor yazıcıdan nee ne yazıyor orda 159 mu ne yani ne o pozitif mi? Hayırlı olsun "Hamilesiniz!" 
Oradan hemen doktorun yanına...Fakat doktor diyor ki evet kanda çıkmış fakat biz keseyi görmeden bir şey diyemeyiz.
-Nasıl yani doktor bey hamile değil miyim?
-Gebelik başlangıcı diyelim.
-Ama hamileyim yani...
-Henüz çok erken
-Ama doktor bey bebek yok mu?
-Var ama henüz rahme yerleşmemiş.Dış gebelik olabilir,tutunamayabilir.Keseyi görmek lazım.
-Ama hamileyim...
-Tamam tamam hamilesin!
-O zaman sevinebiliriz öyle mi?

Doktoru biraz yıldırmış bir şekilde eve geldik.Henüz 2-3 haftalıktı.Ondan sonra maceramız başladı.Hamilelik bir kadının yaşadığı en özel şeylerden biri şüphesiz ki.Vücudunda bir canı taşımak onu kanınla canınla beslemek,bir mucizeyi yaşamak...

Ama o fragmanmış,esas film doğumla itibaren başlıyormuş.
O içinde büyüttüğün canı kucağına aldığın zaman hayat bambaşka oluyormuş...
Bir kadının yaşadığı en özel,en güzel,en mucizevi,en tarifsiz duygular saklıymış o elini tuttuğun canda...

İşte bizim hayatımız 1 yıl önce Aren'i öğrendiğimizde değişti.Şimdi bunun Beylikdüzü'nün Anneleri sayfası ile ne alakası var bu senin şahsi hikayen deme.Ben bu günü yaşamasaydım böyle bir sayfa açılmayacak,ben siz değerli anneler ile tanışamayacak belki de yollarımız hiç kesişemeyecekti.
Eğer sen de hayatının dönüm noktasını bizimle paylaşmak istersen adres belli...Hikayeni yaz beylikduzununanneleri@gmail.com a gönder,bize bu hikayeye ortak olma fırsatını ver...


28 Kasım 2015 Cumartesi

Yeni Jenerasyon Hastalıklar



Son zamanlarda şüphesiz ki kiminle görüşseniz "Alerji?Bizde de var" cümlesini duyuyorsunuz.

Peki Nedir Bu Alerji?


Alerji, herhangi bir maddeye karşı vücutta oluşan anormal bir hassasiyet reaksiyonudur. Bilinen sık alerji çeşitleri arasında polenler, ilaçlar ya da çevresel etmenlerin tetikledikleri alerjiler bulunmaktadır.

Alerjik reaksiyonun oluşmasında bazı kimyasal maddeler ve kan/dokuda bulunan bazı hücreler rol oynarlar. Kan hücreleri kırmızı kan hücreleri (alyuvarlar), beyaz kan hücreleri (akyuvarlar) ve trombositler olarak gruplandırılırlar. Kırmızı kan hücreleri oksijeni vücut hücrelerine taşır, trombositler ise pıhtılaşma mekanizmasında etkin rol oynarlar.

Bizim konumuzun kahramanı olan b eyaz kan hücreleri esas olarak vücut savunmasının temel taşlarıdırlar ve bazı alt grupları bulunmaktadır (Bazofil, nötrofil,eozinofil, monosit, mast hücresi). Bu hücreler, direkt olarak vücuda giren “tanımlanmamış” yabancı organizmayı imhaya kalkıştıkları gibi, salgıladıkları bazı kimyasal maddeler aracılığıyla bu aktif savaşa diğer hücreleri de dahil etmektedirler. Beyaz kan hücreleri aynı zamanda damardan dokulara sızarak şekil değiştirmekte ve savunmaya burada da devam etmektedirler.

Tüm bu hücrelerin salgıladıkları kimyasal maddeler çok çeşitlidirler ve herbirinin birçok değişik etkileri bulunmaktadır (Histamin, prostaglandin, bradikinin, kallikrein, Immünglobulinler, vb.). Konumuz açısından basitçe vücuda giren yabancı maddeleri antijen, bununla savaşan hücrelerin özel olarak salgıladıkları cevap niteliği taşıyan maddelerine de antikor adı verilmektedir.

alerji

Kısaca toparlayacak olursak;

Allerjen : Vücutta antikor cevabı oluşturan maddedir.
Alerji : Duyarlı hale gelmiş allergenlerle tekrar karşılaşma sonrası inflamatuar mediatörlerin (IgE gibi) salınması ile olusan uyarılma (hipersensitivite) durumunu belirtir

Antikor : Alerjene karşı oluşan bağışık yanıtın bir çeşitidir.

Alerjik reaksiyon : IgE antikor cevabı sonucu oluşan klinik tablo
Atopi : Genetik olarak allerjenlere aşırı reaksiyon sonucu kişinin alerji geliştirmeye yatkın olması durumunu belirtir.


Bir de bebeklerde çok sık görülmeye başlanan "İnek Sütü Alerjisi"var...Bir de bunu inceleyelim.

Bebeklerde alerji en sık olarak inek sütü alerjisi şeklinde görülmektedir. İnek sütü alerjisinin neden geliştiği tam olarak bilinmemekle birlikte, bebeğin inek sütü proteini tüketmemesinin, belirtileri engellediği bilinmektedir. İnek sütü alerjisi olan bebeklerin beslenmesinde inek sütünde bulunan proteinlerin parçalanarak küçültülmesinden, amino asit haline getirilmesine kadar çeşitli seçenekler bulunmaktadır. Bebeklerin çoğu büyüdükçe sorun ortadan kalkmaktadır.
Bebek veya çocuklara inek sütü proteini verilmesi, alerjik tepkileri tetikleyebilir. İnek sütü proteininden tamamen kaçınılarak; bu tepkinin neden olduğu belirtiler ortadan kaldırılabilir.

İnek sütü alerjisi, bebek ve küçük çocuklarda en sık görülen gıda alerjisidir. 100 bebekten 2-5’inde bulunmakta ve genellikle 2-3 yaş altı bebekleri etkilemektedir. Bu durum bağışıklık sisteminin, inek sütünde bulunan bir veya daha fazla proteine aşırı tepki vermesi sonucu oluşur. Bu nedenle “inek sütü proteini alerjisi” adını alır, ancak kısaca “inek sütü alerjisi” de denmektedir. Yalnızca anne sütü alan bebekler de inek sütü proteinlerine tepki gösterebilir; bunun nedeni inek sütü proteinlerinin anne sütü aracılığıyla bebeğe aktarılmasıdır. Böyle bir durumda, annenin diyetinden inek sütü proteini kaldırılarak, emzirmeye devam edilebilir.


Şimdi bunlar işin teorik kısmı ve ne yazık ki belirtiler bir çok zaman annenin özellikle de çocuk doktorunun gözünden kaçıyor ya da başka hastalıklar ile karıştırılarak yanlış ilaç tedavileri uygulanarak bünye iyice yıpratılıyor.Burda en büyük görev anneye düşüyor ve her anne bir süre sonra kendi çocuğunun doktoru haline dönüşüyor.Alerji belirtilerini ayrıntıları ile inceleyelim.




Alerji Belirtileri Nelerdir?


DERİ
Ürtiker (kurdeşen), egzema (atopik dermatit), vücudun çeşitli bölgelerinde döküntü ve isilik tarzı kızarıklık, alacalı cilt görünümü, kaşıntı, kulak arkası kabuklanma, kafada konak tarzı kabuklanma, ciltte kuruluk ve pullanma, yanaklarda kızarıklık, göz, burun ve kulaklarda kaşınma, göz altı morlukları, gözlerde kızarıklık ve sulanma, göz altında ve kapaklarında şişme(anjiyoödem), alerjik göz nezlesi (konjonktivit)
imageimageimage
image
SOLUNUM YOLLARI
Burun etlerinde şişme/tıkanıklık, şeffaf burun akıntısı, geniz akıntısı, sık hapşurma, alerjik rinit(alerjik nezle), astım, bronşit, tekrarlayan solunum yolları enfeksiyonları, tekrarlayan orta kulak iltihabı ve bademcik iltihabı, zatürre, sinüzit, hırıltılı/hışıltılı nefes, sık öksürük, nefes darlığı, ses kısılması veya kalınlaşması, havlama tarzı kuru öksürük, krup, geniz eti büyümesi, gece horlama, uyku apnesi
imageimage
SİNDİRİM SİSTEMİ
Mukuslu/ kanlı / köpüklü kaka , cıvık ve kötü kokulu kaka, ishal, sık dışkılama, sert/topaklanan kaka, kabızlık, karın ağrısı, gaz sancısı, kolik, pişik, makat etrafında hare şeklinde kızarıklık ve pütürlenme/sivilcelenme, makatta çatlak, kakada gizli kan veya kalprotektin saptanması, mide bulantısı, fışkırır tarzda kusma, reflü ve gizli reflü belirtileri 

Not: Sadece ağızdan alınan besin, ilaç ve katkı maddeleri gibi alerjenler sindirim sistemi üzerinde etki gösterir. Polen, ev akarı, ev tozu, küf mantarı, sigara dumanı vb. gibi diğer alerjenler sindirim sistemi kaynaklı tepki göstermez. Yani mukuslu kaka şikayetiniz varsa mutlaka ağızdan alınan alerjenler sorgulanmalıdır.
imageimageimage
SİNİR SİSTEMİ
Hiperaktivite/dikkat eksikliği, agresyon/hırçınlık/saldırganlık, davranış bozuklukları, ince motor becerilerinde gelişim geriliği (kalem tutmak, yazı yazmak, makas tutmak, sınırlı boyama yapmak gibi), konuşma bozuklukları, depresyon, migren, insomnia(uykusuzluk), konsantrasyon eksikliği, dalgınlık/mahmurluk, hafızada zayıflama, zeka geriliği
Not: Besin alerjisi teşhisi koyulamaz veya çocuğun diyetinde kaçak olur ve uzun süre alerjen gıdaya maruz kalırsa sinir sistemi üzerindeki etkiler ortaya çıkar. Ancak bu etkiler kalıcı değildir, alerjen gıda kesildiğinde çocuk kısa süre içerisinde normale döner.
imageimage
DİĞER
Anjiyoödem (göz kapakları, ağız çevresi, genital bölge, el ve ayaklarda ödem), kulak çınlaması, kulaklarda dolgunluk hissi, baş dönmesi, özellikle uykuda aşırı terleme, sık uyanma, kilo alamama/gelişim geriliği, iştahsızlık, yemek seçme, ilerleyen yaşlarda şişmanlık, halsizlik, kas ve eklem ağrıları, sırt ve boyun ağrısı, sık ve ani idrar yapma ihtiyacı, asitli idrar yapma yani idrarın değdiği yeri yakması/pişik yapması, gece alt ıslatma, idrar tutamama, genital bölgede kaşıntı ve akıntı, tekrarlayan sistit (idrar yolları enfeksiyonu)
imageimageimage
ANAFİLAKSİ
Anafilaksi kişinin alerjen ile temasından sonra, 5 dakika ile 2 saat içerisinde ani oluşan ciddi ve hayati tehlike taşıyan bir alerjik reaksiyondur. Belirtileri şu şekilde ortaya çıkar; Ürtiker, anjiyoödem, deride kızarma/kabarma(flushing), kaşıntı, dudaklarda, dilde ve boğazda şişme, seste kalınlaşma, boğazda tıkanma hissi, öksürük, hırıltılı nefes(wheezing), nefes darlığı, solunum yetmezliği, yutkunmada veya konuşmada güçlük çekmek, karın ağrısı, mide bulantısı, kusma, ishal, kas spazmı, terleme, dışkı veya idrar kaçırma, kalp atışlarında düzensizlik, tansiyon ve nabızda düşme, hipotermi (vücut ısısında düşme), baş dönmesi, baş ağrısı, gözlerde kararma, bilinç kaybı ve tepkiler kontrol altına alınamazsa ölüm
Anafilakside unutulmaması gereken en önemli husus, reaksiyon gelişme hızı ne kadar fazla ise ölüm riski de o kadar yüksektir. Bu durumda çocuğa hemen adrenalin içeren Epipen oto enjektör uygulanmalıdır. Tepkiler hafiflemediği takdirde 10-15 dakika sonra ikinci bir Epipen uygulanabilir ancak enjektör kesin önleyici bir çözüm olmadığı için anında 112 aranıp Ambulans çağırılmalı ve çocuğun solunum desteği alması sağlanmalıdır. Bekleme süresinde çocuk düz bir zemine yatırılmalı, ayakları baş bölgesiden yukarıda kalacak şekilde yükseğe kaldırılmalı, olası kusma ve tıkanma ihtimaline karşı baş ve gövde yana çevirilmeli ve dilde şişme varsa parmak ile bastırılarak soluk borusunu kapatmasına engel olunmalıdır. Eğer kalp atışlarında düşme ile beraber hipotermi başladı ise vücüt ısısını korumak için çocuğun üzeri battaniye ile örtülmeli, sıcak bir ortamda tutulmalıdır. Hiç bir anafilatik şokun evde kendi kontrolünüzde geçirilebileceği düşünülmemelidir çünkü vücudu normal döngüsüne döndürmek için Epipen iğne yeterli olmayabilir. Bu durumda gereken diğer ilaçlar sadece bir sağlık ekibi tarafından uygulanabilir. Ağızdan alınan antihistaminikler daha geç kana karışacağı için şokun engellemesinde işe yaramaz.
imageimageimage
Not: Dosyada bulunan bilgiler hiç bir çocuk üzerinde teşhis koymaya ve tedavi uygulamaya yeterli değildir. Sadece bilgilendirme maksadı ile paylaşılmış olup alerjik reaksiyon saptayan ailelerin en kısa sürede uzman bir hekime başvurması gerekir. Tepkileriniz daha çok sindirim sistemi kaynaklı ise bir Gastroenterolog, deri üzerinde ise Alerji uzmanı, solunum sistemi üzerinde ise Alerji ve Solunum Yolu Hastalıkları uzmanına başvurmanız daha hızlı sonuç almanızı sağlayacaktır.
Sonuçta her alerjili çocuğun tüm bu tepkileri göstereceği genellemesi yapılamaz. Alerjik bir çocuk bu tepkilerden sadece bir kaçını da gösterebilir. Alerji kişiye özeldir.


Çok daha ayrıntılı bilgiye sahip olmak için lütfen linkteki
yayınını dikkatlice izleyiniz.



Kaynaklar:
-Dr.Theron Randolph ( Harvard Üniversitesi mezunu ünlü Alerji uzmanı, 1906-1995 )
-Dr.David Buscher (Dr.Randolph’un öğrencisi, halen Washington’da kendi kliniğinde görev yapıyor.)
-Dr.Doris Rapp “Is this your child? Discovering and Treating Unrecognized Allergies” kitabı
-Prof.Dr.Yonca Tabak’ın Çocuklar ve Alerji kitabı
-Prof.Dr.Esen Demir ve Prof.Dr.Haluk Çokuğraş’ın Alerji konulu makaleleri
-Prof.Dr.Özkan Karaman’ın Anafilaksi konulu makalesi



26 Kasım 2015 Perşembe

Fazladan Bir Oyuncak!



Bir çok annenin ortak sıkıntısıdır tıkalı burunlar...Keza bizim de öyle.Bir de alerji olunca o küçük burun nasıl böyle tıkanıyor nasıl bu kadar çok sümük yapabiliyor aklım almış değil.Henüz sümkürmeyi de bilmediklerinden otribebe ve serum fizyolojik bizim evin başköşesinde duruyor...
Ama nerdeyse hergün temizlenen bu burna ampul ampul serum fizyolojikler yetişmiyor.1 ayda 2 kutu bitirdik kutusu 18tlden etti 36tl...

Sonrasında biraz araştırınca aslında serum fizyolojik denilen şey 1lt suya 9 gr tuz.Evde yapsan hijyen olur olmaz gr tutar tutmaz hiç uğraşmaya gerek yok.İşte size formülü veriyorum.Önce güzelce giyiniyorsunuz.Çocuğun şapkasını takıyoruz,şemsiyeyi de alıp doğru eczaneye gidiyoruz hem de bugün yağan güzel yağmurun keyfini çıkarmış oluyoruz kısa bir yürüyüşle.(Bebek arabalarının yağmurluğu bugün için en uygun şey ;))

Eczaneden alacağımız şey ise İzotonik Serum! ve de bir şırınga.
 Hatta bulursanız cam şişede olanından alın kullanımı daha kolay biz bulamadık. Fiyatı 2.75tl bu şekilde.Şırınga da 1 tl olsa (ben aşıya gittiğimizde sağlık ocağından istemiştim.) toplamda 3.75 hadi 5 tl tuttu de;)
 Kullanımı ise gayet basit...Şırınganın iğnesini lastik tıpasına batırıp şırınganın içine serumu çekiyoruz.Ardından dikkatlice iğneyi çıkarıyoruz.İğnesini çıkardığımız şırıngadaki serumu yavaşça bebeğimizin burnuna sıkıp otri bebe ya da pompa ile çekiyoruz.Ben çok rahat kullanıyorum,size de tavsiye ediyorum...Hem de böylelikle ev ekonomisine de katkıda bulunmuş oluyoruz.Elimizde fazladan kalan 30tl yi napıyoruz? Miniğimize fazladan bir oyuncak daha alıyoruz :)

NOT:Şırıngayı muhakkak çocukların ulaşamayacağı bir yere kaldırmayı unutmayınız.

23 Kasım 2015 Pazartesi

Kim Bu Gözde YAVUZ?



Bir anda instagram annelerinin Beylikdüzü şubesindeki annelerin hayatına birisi girdi @beylikdüzünün anneleri sayfası ile.Kucağında 3 aylık bebesiyle bi de organizasyon yaptı ki herkes çok memnun kaldı.İşte bunları yapan Gözde YAVUZ(gozdeyyavuz) tam da ekranın diğer tarafında size kendini anlatmak için yazıyor:)


 25 Ağustos 1990 da annemle babam evlilik yıldönümlerini kutlarken dünyaya gelmeye karar vermiş ve sancıları başlatmışım.Bi gelip bi giden sancılarla 26sında doğmuşum.Okul falan filan üç aşağı beş yukarı hepinizin bildiği gibi.Kendimi bildim bileli anaokulu öğretmeni olucam ben diye dolaşan biriydim.Zamanın LYS sınavında idare eder bi puan aldım torpil bağış derken Anadolu lisesinin özel sınıfına yazdırıyorlardı beni tam kiii....Ben meslek lisesine gidicem Çocuk gelişimi okuycam diye tutturdum.Anadolu meslek lisesinden sonra Beykent Üniversitesi'nden de yüksek onur belgesi ile mezun oldum.(ohh..havamı da atayım :))




Ardından şanssız bir kaç iş yeri denemesi okul ticarethane arasında idealist öğretmen olma çabalarım,sistemin bozukluğu ve hakkımı yedirtmem diyişimle kovulunca çok sevdiğim mesleğimden soğutulmuş,öğrencilerimden kopartılmış ve de bu işi bırakmış oldum.Azcık hayata darılıp başka işlere sarılmaya çalışsamda ya cesaret edemedim ya da şansım dönmedi.Ardından evimin kadını çocuklarımın anası olma gibi radikal bir karar alarak yeni bir sayfa açmış oldum hayatımda.



Bu arada da 2009da başlayan ilişkimizi 2012 de şenlikli bir düğünle taçlandırıp,Sevgilimden Kocacığım,Karıcığıma terfi etmiş olduk...

Ve iki yıl sonra tam da bu zamanlarda Aren'cik hayatımıza gelmeye karar vererek "Portakal ağacındaki C vitamini"yken hayatımızın tam ortasına düşüverdi.Not:Kasım'da aşk cidden başkadır.(Bıyık altından gülen surat)




Ondan sonrası müthiş bir macera zaten hepsini fırsat buldukça yazacağım.Şimdilik bu kadar.
İmla hatalarının kusuruna bakmayınız,Post bebek emzirirken yazılmıştır;)